Dijital Detoks Günü: Ekransız Bir Günün Lüksü
Ekransız bir gün geçirmenin inceliklerini dijital detoks kavramıyla birlikte mercek altına alıyoruz.
Tüm BMW
Modelleri
Tüm MINI
Modelleri
Tüm RANGE ROVER
Modelleri
Tüm BMW MOTORRAD
Modelleri
Ekransız bir gün geçirmenin inceliklerini dijital detoks kavramıyla birlikte mercek altına alıyoruz.
Credit: unsplash.com-Daniil Zameshaev
Şehir hayatının hızında ekransız bir gün yeni bir lüks haline geliyor. Belgrad Ormanı yürüyüşlerinden ada bisiklet rotalarına, İstanbul’daki dijital detoks mekânlarını keşfedeceğiz.

Credit: unsplash.com-Maxim Ilyahov
Şehir hayatının ritminin artık geçirilen vakitle değil, bildirim sesleriyle ölçüldüğü bir dünyada yaşamaya başladık. Sabahları gözümüzü açar açmaz parmaklar ilk önce telefon ekranına gidiyor. Bunu gün içinde bilgisayar, tablet ve akşamları televizyon ile sonsuz bir sosyal medya akışı takip ediyor. Eskiden dinlenmek, sohbet eşliğinde bir kahve molası vermek veya kısa bir yürüyüşle mümkünken, şimdi sürekli maruz kaldığımız sonsuz veri akışı yüzünden beynimiz bile dinlenemiyor. Şehirde yaşayan yetişkinlerin ekran karşısında geçirdiği vakit günde ortalama dokuz ila on saati bulurken, farkında olmadan dijital yorgunluğun bedelini ödüyoruz.
Modern hayatın görünmez bir zinciri olan ekran ışığı, odaklanma sorunlarını artırıyor. Beyin sürekli yeni bir uyaranla karşı karşıya gelirken, ekran ışığı melatonin üretimini baskılayarak uyku kalitesini önemli ölçüde düşürüyor. Kalitesiz bir uyku ve konsantrasyon bozukluğu, zihinsel bulanıklığı beraberinde getirirken, gün sonunda gelen “hiç dinlenemiyorum” hissi dijital yorgunluğun tehlikesini gözler önüne seriyor. Tüm bu gürültünün içinde, bir günlüğüne bile ekranı tamamen kapatabilmek, şehir insanı için en büyük özgürlük ve bu özgürlüğe “dijital detoks” deniyor.

Credit: unsplash.com-Lilly Rum
Artık yalnızca bir trend değil, bir yaşam biçimi olan dijital detoks, en basit haliyle belirli bir süreliğine telefon, bilgisayar veya televizyon gibi dijital araçlardan uzaklaşmayı ifade ediyor. Ayrıca dijital detoks, zihni sıfırlama, bedeni hafifletme ve kendine dönme pratiği olarak her geçen gün daha fazla insana ulaşan kavramlardan biri. Kimileri bunu yalnızca bir pazar günü detoksu olarak uygularken, kimileri bu detoksu telefonu uçak moduna alıp yalnızca kendiyle baş başa kalmak olarak görüyor. Sabah yürüyüşe çıkarken kulaklığı takmadan doğanın sesini dinlemek, yeni demlenmiş kahveyi ekransız yudumlamak , ilham geldiğinde telefonun notlar uygulamasını açmak yerine akla gelen notları bir deftere yazmak gibi küçük ritüeller, şehir yaşamında modern inziva kültürüne dönüşüyor.
Bazen bir ekranı kapatmak, zihnin kendi içinde boşluk bulmasına, yeni düşünceler yerleşmesine ve ilhamın peşinden koşmaya olanak sağlıyor. Çünkü ilham, ekranın getirdiği gürültüde değil, daha çok insanın kendisiyle buluştuğu anlarda filizleniyor. Ekranlardan uzaklaşmak yaratıcılığı ve üretkenliği artırırken, mental dengeyi de besliyor. Üstelik dijital detoks, gerçek ilişkilerin hatırlanması konusunda da bir köprü. Arkadaşlarınızla buluştuğunuzda telefonu masaya bırakıp göz göze konuşmak ve bir kahve içmek, her ne kadar basit görünse de, ekranlar hayatımıza girdiğinden beri en çok unutulan durumların başında geliyor. Sosyal medyada geçirilen uzun saatlerden sonra, gerçek bir kişiyle buluşup bir filmi yorumlamak veya bir fincan çay eşliğinde kahkahaların sesini duymak, insana kendini çok daha iyi hissettiriyor. Kısa bir süre bile çevrimdışı olmak, dünyanın aslında ekranlardan uzakken çok daha güzel döndüğünü gösteriyor. Ve bu çevrimdışı olma hissini belki de en çok şehrin içindeyken bile dışında hissettiren noktalar sağlıyor.

Credit: unsplash.com- Stanislav Vlasov
Belgrad Ormanı: Eşsiz havasıyla bu orman, şehrin karmaşasından yalnızca yarım saat uzaklıkta bambaşka bir dünyanın kapılarını aralıyor. Belgrad Ormanı'nda yürüyüşe çıkmak, kısa bir mola verip kuş seslerini dinlemek, yürüyüş yolları boyunca karşınıza çıkan minik dereler, yaprakların altında saklanan ışık oyunları... Tüm bunlar ekran ışığıyla vedalaşıp dijital detoks yaptığınızda, kendi iç sesinizle kalmanın dinginliğini yansıtıyor.
Polonezköy Tabiat Parkı: Şehrin gürültüsünden ve karmaşasından uzakta bir gün geçirmek isteyenler, soluğu Polonezköy'deki tabiat parkında alıyor. Bir yanda orman kokusu, diğer yanda köy kahvaltısıyla bu parkta zaman yavaş akıyor. Doğayla baş başa kalmanın mümkün olduğu park, ekran yerine gökyüzünden gelen ışıkların hissettirdiği huzuru tekrar tekrar hatırlatıyor.
Atatürk Arboretumu: Sessizliği ve eşsiz manzaralarıyla büyüleyici bir yer olan Atatürk Arboretumu, dijital detoksa başlamak için mükemmel bir yer. Her adımda yeni bir ağaç türüyle karşılaşacağınız bu ormanda, göletin kenarına oturup rüzgar sesini dinlemek bile zihni sıfırlamaya yetiyor. Zamanın değil, gerçek anın aktığı Atatürk Arboretumu, renkleri, kokuları ve güzelliğiyle doğanın kendi estetiğini gözler önüne seriyor.
Büyükada & Burgazada: Ekranlardan uzak bir gün geçirmek isteyenler için Adalar biçilmiş bir kaftan. Bisiklete binip her santimini karış karış gezebileceğiniz Büyükada ve Burgazada, vapur kornası, denizden gelen rüzgar ve uzaktan gelen çocuk sesleriyle insana huzur veriyor. Doğayla ve kendinizle vakit geçirebileceğiniz adada, kahve molası sırasında telefon yerine kitabınızı çıkarıp yepyeni dünyalara adım atmanızı öneriyoruz.

Credit: unsplash.com-Pauline Loroy
Robinson Crusoe 389 (Salt Beyoğlu): Dijital detoks, mutlaka doğada geçmek zorunda değil. Bazen şehrin ortasına kurulan bir kitabevi, ekranlardan uzaklaşmanın en keyifli yoluna dönüşebiliyor. Robinson Crusoe 389 da tam böyle bir yer. Bağımsız yayınlarla dolu olan bu kitabevi, İstanbul'un en sakin köşelerinden biri olarak biliniyor. Rafların arasında kaybolup kitap kokusuyla büyüleneceğiniz bu mekanda, zamanın nasıl aktığını fark etmeyeceksiniz.
Minoa Bookstore & Cafe (Pera): Kitap ve kahve ikilisinden vazgeçmek istemeyenler için Minoa Bookstore, dijital detoksu yaşayabileceğiniz bir mekan haline geliyor. Bir espresso, bir roman ve biraz sessizlik, ekran karşısında geçen günlerin ardından kendinize verebileceğiniz en güzel hediye oluyor.
Afife Batur Kütüphanesi (Müze Gazhane, Kadıköy): Şehrin gürültüsünden uzakta olan Afife Batur Kütüphanesi, sanatı ve kültürü her daim yaşatıyor. Bu yönüyle, aklınıza telefona bakmak gelmeden önce sessiz bir köşede kitap okumak, sergileri gezmek veya söyleşilere katılmak gibi yapabileceğiniz birçok etkinlik bulunuyor. Bu kütüphanede bir masaya oturup sadece çevrilen sayfaların sesini duymak bile, zihnin tazelenmesini sağlıyor.

Credit: unsplash.com-rakhmat suwandi
Eskiden çevrimdışı olmak birçok şeyden geri kalmak anlamına gelirken, günümüzde bir ayrıcalık haline geliyor. Çünkü şehirde bir sessizlik bulmak ve ekranlardan uzak kalmak, neredeyse imkansızken kısa bir yürüyüş, bir fincan kahve, doğada geçen birkaç dakika gibi ekranlardan uzak geçirilen bir saat, zihne küçük bir tatil fırsatı sunuyor. Telefonu uçak moduna almak dikkat dağınıklığını, bitmek bilmeyen bildirim seslerini ve beklentilei geride bırakmakanlamına gelirken, o anlarda beyin yavaşlıyor ve iç sesiniz daha duyulur hale geliyor. Yoğun tempolu şehir hayatında yaşayan birçok kişi, artık offline anlar yaratmak için planlar yapıyor. Dijital yorgunlukla başa çıkmanın en iyi yolu ise, bu planlarda saklanıyor.
Dijital detoks, yalnızca ekran süresini azaltmayı değil, zihni sıfırlama ve farkındalığı yeniden inşa etme sürecini de kapsıyor. Çünkü bazen üretkenliğin sırrı, ekran ışığından uzaklaşıp kendi içinize dönmekle mümkün oluyor.