BMW iX3, Jaguar I-PACE ve MINI Electric gibi, elektrikli otomobilleri tercih etmek için birçok nedene sahibiz. Gelişen teknolojiler sayesinde uzayan menziller ve yaygınlaşan şarj istasyonları sayesinde elektrikli otomobillerle uzun yola çıkmak için de önümüzde hiçbir engel kalmadı. Elektrikli otomobiller geçmişe kıyasla çok daha yaygın bir şekilde kullanılırken ve sessiz bir motor sürüş keyfini katbekat arttırırken de tüm seyahatin bu sessizliğe ve huzura ayak uydurması önceliğiniz oluyor.
CittaSlow hareketini duymuşsunuzdur. Belirli doğal, kentsel ve yaşamsal standartları yerine getirerek bu ağa dahil olmaya hak kazanan CittaSlow şehirleri, tam da yazımızın konusu olan o sessizliği, huzuru ve yavaşlığı vadediyor ziyaretçilerine. Dünyanın 30 ülkesine yayılmış 278 şehirden oluşan bu ağa Türkiye'den dahil olan 18 şehir, ülkemizde sessiz bir rota arayanların ilk tercihleri oluyor. O halde size üç rota önerimiz var; üçü de CittaSlow destinasyonlarını merkezine alıyor ve bölgeyi keşfetme imkanı sunuyor. Yollar bizi sessiz şehirlerin, yavaş şehirlerin, huzurlu şehirlerin izinde batıya, kuzeybatıya ya da güneybatıya sürüklüyor. Yola elektrikli otomobilinizle çıkarak en önemli adımı atacaksınız, fakat seyahatinizi hazırlık aşamasından başlayarak sürdürülebilir bir seyahat haline getirmek, doğaya ve gelecek nesillere daha saygılı olabilmek için önerilerimize göz atmayı unutmayın.
“Sürdürülebilir Seyahat” yazımıza ulaşmak için tıklayın.
BATI ROTASI
Türkiye'deki ilk CittaSlow şehri, İzmir yakınlarındaki Seferihisar ile başlayalım. Seferihisar ve sahil kasabası Sığacık, gerçekten de Batı Anadolu'da bulabileceğiniz en sakin, en sessiz yer. Şehirleşme ve küreselleşmeye meydan okuyan, kültürünü, mutfağını, mimarisini, zanaatini ve geleneklerini günümüze kadar koruyan ve büyük ölçüde tarımla geçinen bu ilçede yavaş yaşamın tadına varabileceğiniz birçok olasılık var: Sığacık Kalesi'nin surları içinde kalan sokaklarda bazısı bembeyaz bazısı rengarenk, cumbalı, ahşap detaylı evleri keşfedebilir, pazar günleri kurulan Sığacık pazarında kabak çiçeği ve enginarlı zeytinyağlılardan baklava ve böreklere taptaze, ev yapımı lokal lezzetlerin tadına varabilirsiniz. Seferihisar'ın Türkiye'nin en çok mavi bayraklı plaja sahip ilçe olduğunu unutmayın. Teos Limanı'nda gün batımını izlemek ve limandaki balık restoranlarındaki sofralarda uzun sohbetlere dalmak Seferihisar ve Sığacık'taki gününüzü tamamlamanın en güzel yolu olacak.
Seferihisar'a doğru yola çıkacaksanız, İzmir Körfezi'nin çevresindeki birçok köy, kasaba ve koyu da gözden kaçırmamalısınız. Bunlardan biri olan Karaburun, Urla yarımadasının kuzeyinde, Eylül ayını sıcaklardan uzak geçirmek isteyenler için muhteşem bir seçim: Çünkü burası, gerçekten esiyor! Serin iklimi, rüzgârlı ve bakir koylarıyla Karaburun'da tadını çıkarabileceklerinizinse sınırı yok gibi… Rüzgârınızı ve dalgalarınızı kimseyle paylaşmak istemiyorsanız gidebileceğiniz, havlunuzu serip kendinizle baş başa kalabileceğiniz o köşenin ta kendisi olan Badembükü'nde huzurun tadına varabilir, on yedi dalış noktasında dalarak mürenden orfoza çeşit çeşit balığı ve ahtapottan deniz tavşanına, deniz yıldızlarından nesli tükenmekte olan pina gibi deniz canlılarının sualtı dünyasını keşfedebilirsiniz.
KUZEYBATI ROTASI
Türkiye'deki CittaSlow destinasyonlarından biri, büyük şehirlerin karmaşasından sadece mecazi anlamda değil, fiziksel anlamda da uzak bir yer: Gökçeada. Kabatepe'den kalkan feribotlarla bir buçuk saatte ulaşabileceğiniz ada, Türkiye'nin yüzölçümü en geniş adası. Adanın zevkli detaylarla bezeli, tamamen yerel ürünler kullanan lezzetli mutfaklara sahip butik otellerinde birkaç gün konaklamak sizi yavaşlatacak, huzurla dolduracak ve en önemlisi dinlendirecek. Gökçeada ya da eski ismiyle İmroz'un ruhunu tam olarak kavramak için zeytin ve meyve ağaçlarıyla dolu, taş evlerin, taş döşeli sokakların olduğu eski Rum köylerini ziyaret edebilirsiniz. Koca ve yaşlı ağaçların gölgesinde kurulan kafelerde soluklanabilir, günün bir kısmını ise adanın dört bir yanındaki plajlara ayırabilirsiniz.
Gökçeada'ya geçmeden önce ya da dönüş yolunuzda, Biga yarımadasının sessiz şehirlerine de uğramayı ihmal etmeyin. Çanakkale'nin güneybatı ucundaki Babakale, Asya kıtasının en batı ucu olarak tüm dünya için sembolik bir anlama sahip. XVIII. yüzyılda köylüleri korsan saldırılarından korumak için inşa edilen ve Osmanlı döneminde yapılan son kale olan Babakale, günümüze şirin bir balıkçı köyü olarak ulaşmış. Babakale'nin sempatik restoranlarında, her mevsim zengin balık ve deniz ürünleri çeşitleriyle sofranızı donatabilirsiniz. Buradan ayrılırken birer anı olarak, yaygın olarak üretilen kapari turşusundan ve üç yüz yıllık bir zanaati devam ettiren bıçakçılardan boynuz saplı, el yapımı bir çakı satın alabilirsiniz.
GÜNEYBATI ROTASI
Türkiye'deki ikinci CittaSlow destinasyonu olan Akyaka, dingin, yaratıcı ve özgür bir ortam vaadiyle son yıllarda özellikle yaratıcı endüstrilerde çalışanları kendine bir mıknatıs gibi çekiyor. Bir yandan uçurtma sörfü için Türkiye'deki sayılı destinasyondan biri olan Akyaka, bir yandan da birçok yaratıcı insanın birlikte ürettiği ve sergilediği bir alan haline gelmiş durumda. Cephelerindeki ahşap işçiliğiyle dikkat çeken, kendine has ve korunmuş bir mimarisi olan Akyaka'daki eşsiz binaların birçoğunda butik oteller ve sanat galerileri göreceksiniz. Akyaka'nın huzurlu ortamında, buz gibi Azmak nehrinde kano ve ringo yapabilir, bisiklet turlarıyla yeşile doyabilir, Akçapınar'da glamping deneyimi yaşayabilirsiniz.
CittaSlow şehirleri listesinde Akyaka, bir süredir Muğla'daki tek destinasyon değil. Kısa süre önce listeye dahil edilen Köyceğiz, tarihi dokusu, doğal güzellikleri, narenciye bahçeleri, sakin yaşamı ile dikkat çekiyor. Burada Ekincik koyunda gün batımını izleyebilir, gölde tekne turuna ya da göl çevresinde bisiklet turuna çıkabilir, Ağla Yaylası'nda çam ağaçları arasında yürüyüşe çıkabilir, Sultaniye kaplıcalarının iyileştirici gücüne tanık olabilir, Köyceğiz çarşısındaki kısa bir alışverişle zanaatkarların el emeğinden bir parçayı yanınızda götürebilirsiniz.
